Çaycuma ilçesinde Veteriner mesleğini uzun yıllardır sürdüren Uğur Gemici sosyal medya hesabından duygu ve düşüncelerini yazdığı yazı büyük bir etki oluşturdu. 'Korku'yorum' başlığı ile yazdığı yazısında şu ifadeler yer aldı;KORKU'YORUM"Korkmuyor musun, diyorlar... Neden diyorum... Başkan'ı eleştirel yazmaktan...
Korkuyorum diyorum, zaten yazan üç-beş kişiyiz... mübarek ayda kendimizi feda ediyoruz işte, ne güzel, siyasi bir partiye üye olmadan ve siyasi bir beklentisi olmadan narsist ve bencil bir gücün karşısında durmak gerektiğine inanıyorum...bu benim için dün böyleydi, bugün böyle ve yarın da öyle olacak...Şimdi... Bu korku psikolojisi, gerçekten ilçemiz adına üzücü bir durum...insanlar "sonra bana da sarmasın" diye ne yazabiliyor, ne de beğenebiliyor... o makamın gücünün kendisi de farkında, bakmayın siz sayın başkanın o sempatik gülüşüne, Yazılarımı okuyup beğendiğini söyleyen birine, neden işaretlenediğini sordum..."Kara listeden daha yeni çıktım" dedi. Gülüştük. Sen yine oku ama beğenne dedim kendisine.
Elbette ki bu yazının amacı kişinin karekter analizi ile alakalı değil... Bilerek uzatıyorum, çünkü uzun olduğu zaman okunmuyormuş ve ben de dilediğimce atıp, tutabiliyorum(!)...Şimdi... Ben demokrasi kelimesini kullanıpta bu kadar monarşik bir yönetim görmedim, monarşik diyorum çünkü rahmetli babam zatın babası hakkında da benzer şeyler söylerdi, zaten kendileri de " tek rakibim babam " demişti bir zamanlar, seçilmiş olmak monarşik genleri etkilemiyor demek ki...Üstelikte Atatürk'ün partisi olan CHP'li bir belediye olarak...Mesela, başkanın sunduğu o taahhütnameyi imzalayacak kişinin kardiyovasküler sisteminin yanında psikolojisinin de çok sağlam olması ve bekar olması şayet evli ise önce boşanıp sonra o taahütname'yi imzalaması lazım bana göre.yani demek istediğim kazanırsa ustalık döneminin hakkını verecek demek ki.Çünkü inanılmaz maddeler var...Demokrasi anlayışı bu demek...Meclis toplantılarında gurubun ve başkanın aksi yönde oy kullanmamayı taahhüt ederim (madde 5)Resmi ya da özel, eşli ya da eşsiz mazeret bildirmeksizin her etkinliğe katılacaksın, gerekirse elinde serum şişesiyle...O Bodrum'da iken her iş günü belediyeye gelip çalışacağını taahhüt edeceksin... Başkan vekili isen, vekil sıfatını koruyacan, yani haddini aşmayacaksın, yoksa yandın...Hatırlıyorum Kantarcı izinde iken ismini şimdi vermek istemeyeceğim vekilinden izin almıştım, Kantarcı bir kaç gün sonra geldiğinde iznimi iptal etmişti...Sağolsun çok düşüncelidir kendileri...İşçi dostudur. (Şimdi tutup da işçilerden biz başkanımızdan çok memnunuz diye açıklamalar gelirse şaşırmayın )Evet korkuyorum ama bir gün birisinin başkana, "yeter LAN" demesinden, hatırlarsınız belediye binası kurşunlanmıştı, yanılmıyorsam biri de taraktörüyle belediyeye girmişti sanırım birisi de sokak ortasında saldırmıştı... Yoksa yapacaklarından değil ve ben onun zekasına güveniyorum... Her neyse... Başkan gerçekten çok demokratik... Seçim zamanı vatandaşa mikrofonu verip onların görüşlerini alıyormuş... Buraya gerçekten kahkahalar attım, yani ne diyeyim tammm bir İLLİZYON ustası ve David Coperfield ile yarışır bence, geçen videoda gördüm annem bile etkilenmiş onu alkışlıyordu (şimdi tutup ta anneme taahhütname mi imzalattırayım) ...Ha 74 yaşındaki annem, ha ona sarılan çocuklar...Peki ya diğer zamanlar yani iki seçim ardındaki o beş yıllık zamanda...Ben söyliyeyim en az yüz yirmi dakika kapısında beklersiniz...Şimdi... Başkan bey, 2024-2029 döneminde otuz iki vaad de bulunmuş, geçen dönemki kırk dört projenin, on tanesini gerçekleştirmiş , demek ki basit bir hesapla bu dönemki vaadlerinin 7-8 'ini gerçekleştirebilecek ve üstelik giderek te yaşlanıyor bunu da hesaba katmak gerekir, neyse ki Devrek yakın.Şuraya aklıma gelmişken ufak bir paragraf açmak isterim...Sırf CHP'li diye bazı Anti RTE'ler belediyenin pahalı su parasını kendilerince hayat pahalılığı ve mazot ile açıklamaya çalışırken...Aynı anlayışı hükümete göstermeyip; on bir ilin yok olduğundan, terör ile proaktif bir savaş yürütüldüğünden, ABD başkanı Trump'un Türkiye ekonomisini mafederim dediğinden ve silah sanayisine yapılan o deli üretimlerden, EYT ile emekliler ordusuna katılan iki buçuk milyon emekli'den, Vargas heykelini savunacaz diye ona ödenen paradan bahsetmeyip bilakis yapılan tünelleri, köprüleri , hastaneleri, parkları görmezden gelip hatta küçümseyip onlar zaten hükümetin görevi deyip geçiştirmelerini esasen ben çok iyi anlıyorum...Dert başka...Vaadlerin arasında dikkatimi çekenlerden bir diğeri de "hayvan yaşam alanı "
Şimdi bakın on iki yıl önce 2012'de Çaycuma hayvan barınağını kuran bir veteriner hekimi olarak size birşey anlatayım... 2013 yılında Devrek ve Çaycuma belediyeleri olarak aynen şimdiki gibi Orman bakanlığından 25 dönüm yer talep ettik ve bu Devrek ilçesi sınırlarında olacaktı ve bizim mevcut barınağımızda duracaktı...Bizim belediyemizden istenen sadece parke taşı idi...Ancak bir kaç ay sonra seçimler oldu ve o zamanki Mithat başkan yeniden seçilemedi, neyse sözü daha fazla uzatmayayım..Ben haliyle bu projenin devamı için yeni başkan Bülent Kantarcı'ya bu projeyi sundum, kendisi incelemeden o an "Benim buna ayıracak param yok" dedi ve kestrip attı ve Devrek belediyesi o hayvan yaşam alanını tam on yıl önce kendisi kurdu ve malesef tam on iki yıldır Çaycuma'da çevre tel ağlası dışında barınağı önemseyip orayı geliştirmedi sadece eskiyen barınak aracının yerine yenisini aldı, bu mevzunun ben çoğu kereler ileride ilçemiz gibi tüm Türkiye'nin sorunu olacağını yazmıştım ve öyle de oldu...Sayın Mithat Gülşen ve Devrek belediyesi eski veteriner hekimi Muhsin Dede abim hala sağ, kendilerine bu durum sorulabilir... Keza yine bence çok önemli amme hizmetlerinden biri olan hele hele tarım arazileri bitecek diye Filyos limanı projesinin bazı noktalarına karşı olan bir başkanın mevcut mezbahane'yi kapatmak yerine daha modern ve ilçemize yakışır bir mezbahane ve hayvan pazarı açması beni tarıma ve tarım arazilerine olan samimiyetine inanmamı sağlayabilirdi...Ama olmadı...Sağlık olsun.Sohbetimizi Özgür Özel'in gecenin üçünde darbe telefonu beklentisine atfen, "Devrim sokaklarda değil sandıklarda yazılır" diyelim ve sohbetimizi bitirelim... Sanırım bazı arkadaşların okumayacağı kadar uzun bir yazı oldu ve dolayısı ile taahhütname'deki ikinci maddeye maruz kalmayacağım.Halkı ile didişen ve halkını bir ay kucaklayan değil, altmış ay kucaklayan ve en doğal hak olan barınma hakkını en uygun, ucuz ve rahat şekilde ilçesindeki sokak hayvanlarına ve insanlarına sunabilen yönetimler dileğimle... Ucuz konut hayattır...Hayırlı Cuma'lar. Esen kalın..."
Korkuyorum diyorum, zaten yazan üç-beş kişiyiz... mübarek ayda kendimizi feda ediyoruz işte, ne güzel, siyasi bir partiye üye olmadan ve siyasi bir beklentisi olmadan narsist ve bencil bir gücün karşısında durmak gerektiğine inanıyorum...bu benim için dün böyleydi, bugün böyle ve yarın da öyle olacak...Şimdi... Bu korku psikolojisi, gerçekten ilçemiz adına üzücü bir durum...insanlar "sonra bana da sarmasın" diye ne yazabiliyor, ne de beğenebiliyor... o makamın gücünün kendisi de farkında, bakmayın siz sayın başkanın o sempatik gülüşüne, Yazılarımı okuyup beğendiğini söyleyen birine, neden işaretlenediğini sordum..."Kara listeden daha yeni çıktım" dedi. Gülüştük. Sen yine oku ama beğenne dedim kendisine.
Elbette ki bu yazının amacı kişinin karekter analizi ile alakalı değil... Bilerek uzatıyorum, çünkü uzun olduğu zaman okunmuyormuş ve ben de dilediğimce atıp, tutabiliyorum(!)...Şimdi... Ben demokrasi kelimesini kullanıpta bu kadar monarşik bir yönetim görmedim, monarşik diyorum çünkü rahmetli babam zatın babası hakkında da benzer şeyler söylerdi, zaten kendileri de " tek rakibim babam " demişti bir zamanlar, seçilmiş olmak monarşik genleri etkilemiyor demek ki...Üstelikte Atatürk'ün partisi olan CHP'li bir belediye olarak...Mesela, başkanın sunduğu o taahhütnameyi imzalayacak kişinin kardiyovasküler sisteminin yanında psikolojisinin de çok sağlam olması ve bekar olması şayet evli ise önce boşanıp sonra o taahütname'yi imzalaması lazım bana göre.yani demek istediğim kazanırsa ustalık döneminin hakkını verecek demek ki.Çünkü inanılmaz maddeler var...Demokrasi anlayışı bu demek...Meclis toplantılarında gurubun ve başkanın aksi yönde oy kullanmamayı taahhüt ederim (madde 5)Resmi ya da özel, eşli ya da eşsiz mazeret bildirmeksizin her etkinliğe katılacaksın, gerekirse elinde serum şişesiyle...O Bodrum'da iken her iş günü belediyeye gelip çalışacağını taahhüt edeceksin... Başkan vekili isen, vekil sıfatını koruyacan, yani haddini aşmayacaksın, yoksa yandın...Hatırlıyorum Kantarcı izinde iken ismini şimdi vermek istemeyeceğim vekilinden izin almıştım, Kantarcı bir kaç gün sonra geldiğinde iznimi iptal etmişti...Sağolsun çok düşüncelidir kendileri...İşçi dostudur. (Şimdi tutup da işçilerden biz başkanımızdan çok memnunuz diye açıklamalar gelirse şaşırmayın )Evet korkuyorum ama bir gün birisinin başkana, "yeter LAN" demesinden, hatırlarsınız belediye binası kurşunlanmıştı, yanılmıyorsam biri de taraktörüyle belediyeye girmişti sanırım birisi de sokak ortasında saldırmıştı... Yoksa yapacaklarından değil ve ben onun zekasına güveniyorum... Her neyse... Başkan gerçekten çok demokratik... Seçim zamanı vatandaşa mikrofonu verip onların görüşlerini alıyormuş... Buraya gerçekten kahkahalar attım, yani ne diyeyim tammm bir İLLİZYON ustası ve David Coperfield ile yarışır bence, geçen videoda gördüm annem bile etkilenmiş onu alkışlıyordu (şimdi tutup ta anneme taahhütname mi imzalattırayım) ...Ha 74 yaşındaki annem, ha ona sarılan çocuklar...Peki ya diğer zamanlar yani iki seçim ardındaki o beş yıllık zamanda...Ben söyliyeyim en az yüz yirmi dakika kapısında beklersiniz...Şimdi... Başkan bey, 2024-2029 döneminde otuz iki vaad de bulunmuş, geçen dönemki kırk dört projenin, on tanesini gerçekleştirmiş , demek ki basit bir hesapla bu dönemki vaadlerinin 7-8 'ini gerçekleştirebilecek ve üstelik giderek te yaşlanıyor bunu da hesaba katmak gerekir, neyse ki Devrek yakın.Şuraya aklıma gelmişken ufak bir paragraf açmak isterim...Sırf CHP'li diye bazı Anti RTE'ler belediyenin pahalı su parasını kendilerince hayat pahalılığı ve mazot ile açıklamaya çalışırken...Aynı anlayışı hükümete göstermeyip; on bir ilin yok olduğundan, terör ile proaktif bir savaş yürütüldüğünden, ABD başkanı Trump'un Türkiye ekonomisini mafederim dediğinden ve silah sanayisine yapılan o deli üretimlerden, EYT ile emekliler ordusuna katılan iki buçuk milyon emekli'den, Vargas heykelini savunacaz diye ona ödenen paradan bahsetmeyip bilakis yapılan tünelleri, köprüleri , hastaneleri, parkları görmezden gelip hatta küçümseyip onlar zaten hükümetin görevi deyip geçiştirmelerini esasen ben çok iyi anlıyorum...Dert başka...Vaadlerin arasında dikkatimi çekenlerden bir diğeri de "hayvan yaşam alanı "
Şimdi bakın on iki yıl önce 2012'de Çaycuma hayvan barınağını kuran bir veteriner hekimi olarak size birşey anlatayım... 2013 yılında Devrek ve Çaycuma belediyeleri olarak aynen şimdiki gibi Orman bakanlığından 25 dönüm yer talep ettik ve bu Devrek ilçesi sınırlarında olacaktı ve bizim mevcut barınağımızda duracaktı...Bizim belediyemizden istenen sadece parke taşı idi...Ancak bir kaç ay sonra seçimler oldu ve o zamanki Mithat başkan yeniden seçilemedi, neyse sözü daha fazla uzatmayayım..Ben haliyle bu projenin devamı için yeni başkan Bülent Kantarcı'ya bu projeyi sundum, kendisi incelemeden o an "Benim buna ayıracak param yok" dedi ve kestrip attı ve Devrek belediyesi o hayvan yaşam alanını tam on yıl önce kendisi kurdu ve malesef tam on iki yıldır Çaycuma'da çevre tel ağlası dışında barınağı önemseyip orayı geliştirmedi sadece eskiyen barınak aracının yerine yenisini aldı, bu mevzunun ben çoğu kereler ileride ilçemiz gibi tüm Türkiye'nin sorunu olacağını yazmıştım ve öyle de oldu...Sayın Mithat Gülşen ve Devrek belediyesi eski veteriner hekimi Muhsin Dede abim hala sağ, kendilerine bu durum sorulabilir... Keza yine bence çok önemli amme hizmetlerinden biri olan hele hele tarım arazileri bitecek diye Filyos limanı projesinin bazı noktalarına karşı olan bir başkanın mevcut mezbahane'yi kapatmak yerine daha modern ve ilçemize yakışır bir mezbahane ve hayvan pazarı açması beni tarıma ve tarım arazilerine olan samimiyetine inanmamı sağlayabilirdi...Ama olmadı...Sağlık olsun.Sohbetimizi Özgür Özel'in gecenin üçünde darbe telefonu beklentisine atfen, "Devrim sokaklarda değil sandıklarda yazılır" diyelim ve sohbetimizi bitirelim... Sanırım bazı arkadaşların okumayacağı kadar uzun bir yazı oldu ve dolayısı ile taahhütname'deki ikinci maddeye maruz kalmayacağım.Halkı ile didişen ve halkını bir ay kucaklayan değil, altmış ay kucaklayan ve en doğal hak olan barınma hakkını en uygun, ucuz ve rahat şekilde ilçesindeki sokak hayvanlarına ve insanlarına sunabilen yönetimler dileğimle... Ucuz konut hayattır...Hayırlı Cuma'lar. Esen kalın..."
Kantarcı .Erdoğan a özeniyor bunda anlamayacak ne var .Erdoğan vekilleri üzerinde etkisinin herkes bilir.kantarxi da bunu siyasi gücü ile değilde tehtit gücü ile yapmaya çalışıyor.yani ben Çaycuma in Erdoğan'ı yım diyor.haklida kimse yanlislarina yanlış diyemiyor.aldigi kararların hepsi şahsi ve meclisten geçiyor.buda onu Erdoğan yapiyor
Koltuk için her kılığa girenlerden bıktık açıkça! Biri adalet kalkınma diye geldi, adaletinde kalkınmanında ilk harfini bile göremedik, onu bırak beter etti ülkeyi içine doldurduğu mültecilerle!! Bu da demokrasi, anket diye geldi, şu an dediğini yapmayanı kendine biat etmeyeni sıfırlamak için elinden geleni ardına koymuyor, durum o kadar vahim ki kendisini kontrol etmesi gereken meclis üyelerinden bile tahaddüt alıyor?? Bu tahaddüt yasalara ve meclisin oluş sebebine (belediye başkanını kontrol merci!!) aykırı değil mi? Az da olsa adaletin olduğuna inandığımız bir ülke de bu adaletsizlik nasıl bu derecede ileri seviyede?
Yazıyı 3. kez okudum. Çaycuma da iyi bir muhalefete, eğri oturup doğru konuşana hasret kalmışız! Teşekkürler Uğur Bey!!
Sağlam bir yürekle yazılmış gerçekler. Çok güzel bir yazı, tebrikler...
Deneyimini Görüş ve Düşüncelerini Kalemine aktardığın için tebrikler Hekimim ,,
Sonuna kadar okudum. Sizin yazdıklarınızı hep okuyorum. Siz doğrulari yazınca bazıları Ak Partili diyor. Demekki Ak Partili seçmenler doğru yapıyor. Ne diyelim. Yazılarınız ölümle korkutup sıtmaya razı edenlere dur diyecek cesareti verir de kendi verdiği oyla 5 yıl belediye kapılarında oyalanmaz.
Sevgili Hekimim çok güzel bir yazı tebrik ederim
Daha öncede yazdım çoğu belediye başkanı ve adayları mal varlıklarını açıklıyor adaylar ,mevcut belediye bşk ve çay&el müdürü.- açıklamıyor
Çaybel müdürü bartında otel sahibi oldu açıklamaz tabi
gönlüne kalemine sağlık..
Cesaret bulaşıcıdır! Tek tesellimiz sandıktan çıkan oyların üstünde adımızın yazmıyor olması! Yoksa vay halimize!! O nasıl yüzümüze bir oy için gülüyor, seçildikten sonra kendi çalıp kendi oynuyorsa, sizde öyle yapın, oyunuzu gülücükler atarak verin, sandığın dili yok! 10 yıl çektik, bu kez devirin gitsin!! Çünkü gerçekten bıktık!
Sevgili üstadı tebrik ederim, güzel bir yazı kaleme almış. Baştan sona okudum, bende bir kaç kelam etmek isteği duydum.. Maalesef bizler takım tutar gibi parti tutar olduk ve bu ülke çıkarı değil menfaat çıkarına dönüştü. İlçede yaşanan onlarca sorundan sadece bir örnek vermek gerekirse; nasıl ki ülke ekonomi dengesizliğinde iktidar partisini eleştiriyorken yaşadığımız ilçe de su fiyatında ki pahalılığı ve adaletsizliğini parti yanlıları eleştirmeyi bırakın yorum bile yapamaz. Hani kendine özgü sloganları var ya "işimiz gücümüz gecemiz gündüzümüz çaycuma" diye hiiiç inandırıcı değil şahsen. Gerçek olsaydı eğer bu söylemleri Vargas adında heykel yerine su fiyatını alım gücüne göre dengelemek isterdi sevgili başkan(milyona yakın belki de fazlası tutar da ödeme yapılmıştır bu heykele) Başkan için derler çalmıyor, çalışıyor diye. Çalmasını çalışmasını bilmem ama israf çoook gibi... Esenle kalın.
Çalıyor da kılıfına uyduruyor. 1985 model vinçli kamyonunu başkasının üzerinden belediye müteahhidine kiralıyor. Bir sonrun bakalım 10 yıldır kaç tane müteahhit değişti kamyonlar kepçeler değişti ama 1985 model vinçli kamyan değişmedi acaba bunun sırrı ne?
Meclisteki akpli üyelerin, akp ilçe başkanının akp li çolakoğlunun bu işler olurken passiv olmasına ne demeli? Konu rant olunca sesleri çıkmıyor, sayın Bostancı olurda kazanırsa Çolakogluna rağmen kazanmış olacak, meclis üyelerinin ne akp den ne de chp den olmayanları makbul, çolakoğlundan da Kantarcı dan da, elele kolkola politikalarından da bıktık!